Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı İstanbul’da yapıldı. Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Özilhan, “Ekonomide sıkıntıları aşmak için önce yönetim sistemindeki sıkıntıları aşmalıyız. Aksi halde pansuman niteliğinde kalır yarayı tedavi etmez” açıklamasında bulunurken Kaslowski‘nin “İstanbul’da yenilenecek ve seçim ortamı 3 ay daha uzayacak. Bu sene pozitif bir büyüme elde etmek kolay olmayacak” sözleri dikkat çekti.

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski
İşte Kaslowski’nin konuşmasından satır başları…
TÜSİAD bünyesinde 700’e yakın üyesiyle 4500 şirketi temsil ediyor. Çalışma gruplarımızda 3000 civarında uzman ve yönetici yer alıyor. Bu çeşitlilik ve derinlik sayesinde ülkemizin menfaatine olan pek çok görüş karşılık buluyor. Sürdürülebilir kalkınma için dünya ile entegrasyon hukukun üstünlüğü yüksek demokratik standartlar geliyor.
POZİTİF BÜYÜME KOLAY OLMAYACAK
“Uzun bir süredir seçim atmosferi içinde hareket ediyoruz. 31 marttan sonra seçimsiz bir dönem olacağını ümit ediyorduk. Ancak yerel seçimler İstanbul’da yenilenecek ve seçim ortamı 3 ay daha uzayacak. Bu sene pozitif bir büyüme elde etmek kolay olmayacak. Son iki senede 4 seçim reform ve makroekonomi gündemine odaklanılmasını zorlaştırdı”.
DIŞ POLİTİKADA ZORLU SÜREÇLERİN EŞİĞİNDEYİZ
Küresel arka planda değişimler var. Ticaret savaşları, keyfi yaptırımlar gibi olumsuz tatsız gelişmeler yaşanıyor. Ülkemiz son yıllarda olağanüstü sorunlarla karşılaştı. Bugün terörle mücadelede büyük başarılar kazanıldığını görüyoruz. Dış politikada zorlu süreçlerin eşiğindeyiz. S400 ve Doğu Akdeniz konuları karşımızda duruyor. Bu konular ekonomimize olumsuz yansıyor.
AB İLE İLERLEMEYE İHTİYACIMIZ VAR
Ülkenin pusulasını, AB üyeliğine ayarlamalı ve o yönde ilerlemeliyiz. Biz AB deyince demokrasi, hukuk ve refah anlıyoruz. En önemli ekonomik partnerimiz olan AB ile ilerlemeye ihtiyacımız var. Elbette her türlü işbirliğinde milli çıkarlarımız doğrultusunda çalışmak esastır.
Değerli üyeler güvenlik olgusu iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlı değil. Ekonomik güven de var. Ekonomimizi doğrudan veya dolaylı etkileyebilecek tüm kurumlarımızda şeffaflık ve liyakat sağlanmalıdır.
Belirsizlik yatırım ortamına zarar verir. Yatırım iştahını azaltır. Türkiye’nin ciddi bir dış borcu var. TL’nin ciddi değer kaybı, borcu daha da ağırlaştırdı. Güveni sağlamak için alınan önlemlerin süratle hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır.
Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda dış borç hala yüksek enflasyon istenilen noktada değil. Rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. Reformların hızla başlaması gerekli. Bu reformlar orta vadeli sonuçlar verse bile kısa vadede güven sağlamak için önemli.

Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan
Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın satır başları:
31 MART DEMOKRASİ SINAVI OLDU
“Enerjimizi önünüzdeki 30 yılı konuşmaya derinde yatan sorunları konuşmaya ayırmalıyız. 31 mart demokrasi sınavı oldu. Bu sınavda kimin ne not aldığını ilerde tarih yazacaktır.
Toplumsal değişimin yakıcı olduğu mevcut iktidar ve liderlerin sorunlarla baş ettiği zamanlarda toplumun önünü açan çözümleri demokrasiler bulur. Seçimlere şaibenin zerresinin düşmemesi demokrasinin en büyük ispatıdır. Hakkaniyetli koşullarda seçim ve seçmen iradeleri demokrasilerin en temel niteliğidir”.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ OLMADAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ
“Hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey olmaz.Ekonomi de olmaz. Demokrasinin ilkeleri evrenseldir. Darbeler tarihine rağmen Türkiye’de demokrasi hep çalıştı. Dilerim tekrarlanacak olan İstanbul seçimleri demokratik olgunluğumuzu sergiler”.
EKONOMİDE İÇ VE DIŞ SİYASETE SIKIŞMIŞ DURUMDAYIZ
“Ülkemiz önemli sorunlarla karşı karşıya. Ekonomide dış ve iç siyasette sıkışmış durumdayız. Yapısal sorunları ancak uzun vadede çözülür. Endişeler güven kaybına yol açıyor. 2023 hedeflerinden bu yüzden uzaklaştık ve konuşamaz hale geldik. Makroekonomik dengelerde uzun süredir devam eden bir bozulma var. 2007 de başladı küresel kriz ile derinleşti”.
EKONOMİDEKİ SIKINTILARI AŞMAK İÇİN ÖNCE YÖNETİM SİSTEMİNDEKİ SIKINTILARI AŞMALIYIZ
“Türkiye ekonomisinin gücü sayesinde 10 yıldır tolare edilebilen zaafiyet artık tüm kesinleri etkiliyor. Biz bu nedenle ekonomi derken demokrasi, yargı bağımsızlığı, insan hakları, riyakat, ifade özgürlüğü diyoruz ve demeye de devam edeceğiz. Ekonomide sıkıntıları aşmak için önce yönetim sistemindeki sıkıntıları aşmalıyız. Aksi halde pansuman niteliğinde kalır yarayı tedavi etmez. 2007’den bu yana tam 14 kez sandığa gittik. Haziranda bu sayı 15 olacak.
Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş henüz tamamlanmış gözükmüyor. Bu da her alandaki sorunların üzerine etkin biçimde gidilmesini engelliyor. Bunların yanı sıra bir de toplumsal kutuplaşma var.
MUHALEFET LİDERİNİN SALDIRIYA UĞRAMASI SİYASİ GERİLİMİ ARTIRDI
Seçim sonrasında muhalefet liderinin saldırıya uğraması siyasi gerilimi daha da artırdı. İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi siyasi gerilimin bir süre daha devam edeceğinin göstergesi.
31 Martta insanımız ayrışma değil birlikte hareket edilmesini istedi ve talebini sandıkta verdiği oyla gösterdi.
GÜÇLÜ BİR EKONOMİNİN TEMELİNDE GÜVEN YATIYOR
Dışarı da Çin, Rusya ekseni giderek etkisini artırıyor. Ülkemiz de bundan etkileniyor. Küresel ekonomik dengelerin doğuya kayması ekonomik ilişkilerimizin ister istemez doğuya kaymasına yol açıyor.
Ekonomik olarak güçlenen ve siyasi istikrarı sağlayan Türkiye’nin dünyadaki konumu da sağlamlaşır. Güçlü bir ekonominin temelinde ise güven vardır. Güveni inşa etmek zordur. Biz ayrışırsak birbirimize güvenmezsek dışarı bize hiç güvenmez.
HEPİMİZ EL BİRLİĞİ YAPACAĞIZ
Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimlerden sonra Türkiye ittifakı çağrısının toplumsal uzlaşı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Hepimiz el birliği yapacağız. Bu el birliği ile hem demokrasiyi hem ekonomiyi güçlendireceğiz
Bu ülkeyi canı gibi seven vatandaşlar olarak bunu başaracağımızdan hiç şüphem yok.