İmamoğlu’nu tebrik eden ve beklentilerini anlatan HDP Sözcüsü Günay Kubilay, İstanbul seçim sonuçlarını düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi: “Kürt illerinde kayyımlar geldiği yere gönderilmişti. AKP-MHP iktidar bloğu İstanbul’daki seçimi YSK eliyle yeniletme kararı aldırdı. İstanbul halkı iradesinin gasp edilmesine sert tepki gösterdi ve İstanbul’u geri aldı.”
HDP Sözcüsü Kubilay, Ekrem İmamoğlu’nun büyük bir farkla seçimi kazandığını hatırlatarak şunları söyledi:
- “HDP olarak Sayın İmamoğlu’na başarılar diliyoruz. HDP olarak bizim izlediğimiz seçim stratejimiz gereği, yerel yönetimler siyaseti bakımından birkaç noktanın altını çizmek isterim, beklentilerimizi dile getirmek bakımından.
“OY DESTEĞİ YAPTIĞIMIZ BÜTÜN ŞEHİRLERDE YEREL DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ…”
- Sadece İstanbul’da değil Adana, Mersin, Ankara, Antalya, Yalova, İzmir gibi büyük şehirlerde, bizim oy desteği yaptığımız bütün şehirlerde beklentimiz yerel demokrasinin güçlendirilmesi, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü, cinsiyet eşitlikçi bir yerel yönetim anlayışının önümüzdeki döneme yön vermesidir.
- Bu beklentiler içerisinde önümüzdeki süreci izleyeceğiz ve seçilen yerel yönetimlerin çalışmalarını değerlendirmeye tabii tutacağız.”
“HALK HAKSIZLIĞA, ADALETSİZLİĞE, HUKUKSUZLUĞA BÜYÜK BİR OY FARKI İLE BÜYÜK TEPKİ GÖSTERMİŞTİR”
İstanbul seçiminin sadece bir belediye seçimi olmadığının altını çizen Kubilay sözlerini şöyle sürdürdü:
- “Halk haksızlığa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı büyük bir oy farkı ile büyük bir tepki göstermiştir.
“UMUYORUZ Kİ ARTIK HİÇ KİMSE HALKIN DEMOKRATİK İRADESİNİ ZOR YOLUYLA ORTADAN KALDIRACAK BİR ADIMA CÜRET ETMEYECEKTİR”
- Biz umuyoruz ki, bundan sonra hiç kimse halkın demokratik iradesini siyasi zor yoluyla ortadan kaldıracak herhangi bir adıma tevessül etmeyecektir, buna cüret etmeyecektir.
“ÜSTTENCİ VE KİBİRLİ DİL İSTANBUL’DA KAYBETMİŞTİR”
- İstanbul’da üsttenci ve kibirli dil kaybetmiştir. Çatışmacı ve kutuplaştırıcı siyaset kaybetmiştir, kâra ve ranta dayalı belediyecilik anlayışı kaybetmiştir.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM ADI ALTINDA KENTLERİN KADİM HALKLARINI SÜREN, KENTLERİN TARİHİNİ YOK EDEN ANLAYIŞ KAYBETTİ”
- Kentsel dönüşüm adı altında, başta İstanbul olmak üzere büyük metropolleri bir sürgün şehri haline getiren, o kentin kadim halklarını oradan oraya süren, kentlerin tarihini kimliğini yok eden tekçi, monolotik anlayışlar kaybetmiştir.
“İSTANBUL SEÇİMİ; ERDOĞAN VE BAHÇELİ TARAFINDAN İNŞA EDİLMEKTE OLAN OTORİTER REJİMİN SORGULANDIĞI BİR SEÇİM OLMUŞTUR”
- Bunun iyi anlaşılmasında fayda vardır. İstanbul seçimi Erdoğan ve Bahçeli tarafından inşa edilmekte olan otoriter rejimin sorgulandığı ve giderek barış, demokrasi, özgürlük taleplerinin, insanca yaşam özleminin dile getirildiği bir seçim olmuştur…”
“BÖLGE HALKININ ORTAK ÇIKARLARINI EKSEN ALAN BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKASINA DÖNÜLMEK ZORUNDA”
- “Artık Türkiye, bölge halklarının ortak çıkarlarını eksen alan barışçıl bir dış politikaya ve bölge politikasına dönmek zorundadır.
- Bölge’deki sorunların çözümü barışçıl politikalar yerine Washington ve Moskova kapılarında sürünerek bir çözüm bulunamaz.
- Rusya ve ABD arasında bir sarkaç gibi, bir tenis topu gibi oradan oraya giderek de çözülemez.
“BUGÜN ARTIK SURİYE’DE İÇ SAVAŞ SONA ERMEK ÜZEREDİR. TÜRKİYE YAPICI BİR ROL OYNAMALI”
- İzlenen saldırgan politika ile bunu çözmek mümkün değildir. Bugün artık Suriye’de iç savaş sona ermek üzeredir. Türkiye burada yapıcı ve barışçıl bir rol oynamak zorundadır.
- Artık Rojava’ya saldırarak, Fırat’ın doğusundaki Suriye halklarını yerinden yurdundan ederek, onlara namlu uzatarak Türkiye’deki mülteci sorununu çözecek bir politika geçerli değildir. Bunun bir karşılığı da söz konusu değildir.”
“SİYASİ GELECEĞİ ŞEKİLLENDİREN İKİ TARİHSEL BLOĞUN TEKÇİ ANLAYIŞINDAN BİR ÇÖZÜM ÇIKMADIĞINI GÖRDÜK”
- Biz demokrasi ortak paydasına herkesi çağırırken şunun altını çizmekte fayda var; Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Türkiye’nin siyasi geleceğini şekillendiren iki tarihsel bloğun tekçi anlayışından bir çözüm çıkmadığını gördük.
“TÜRKİYE KENDİ KURULUŞ MAYASINA VE DOKUSUNA DÖNMEK ZORUNDADIR”
- 90 yıllık tarih bunu göstermiştir. Türkiye kendi kuruluş mayasına ve dokusuna dönmek zorundadır, tarihsel hafızasını tazelemek zorundadır. Türkiye sadece Türklerin değil, sadece Kürtlerin değil pek çok halkın birlikte yaşadığı ortak coğrafyadır, herkesin ortak vatanıdır. Bu ortak vatan üzerinden tarihten devralınmış sorunları gelecek kuşaklara havale etmeden çözmenin imkanı mevcuttur.
“ÇÖZÜM ŞİDDETLE DEĞİL, PARLAMENTODA ÇOĞULCU KATILIMLA MÜMKÜN”
- “Çözüm şiddetle değil parlamentoda çoğulcu katılımla mümkün. Bizim önerdiğimiz ister Sayın Öcalan’ın mektubunda önerdiği gibi olsun, ister HDP’nin önerdiği demokrasi ittifakı olsun; her ikisi de tam da bu zeminin üzerine oturmaktadır.
“TÜRKİYE KENDİ KONUMUYLA, SOSYOLOJİK YAPISIYLA BARIŞMAK VE ONURLU BARIŞ SÜRECİNE GİRMEK ZORUNDADIR”
- Türkiye kendi bulunduğu konumuyla, sosyolojik yapısıyla barışmak ve onurlu barış sürecine girmek zorundadır. Sorunları silahla değil, şiddetle değil, parlamentosunda demokratik müzakere yoluyla, uygarlaşmış bir toplum niteliği taşıyarak çözmek zorundadır.
“İSTANBUL SEÇİMİ BÜTÜN TÜRKİYE’YE YENİ BİR İMKAN SUNMUŞTUR”
- İstanbul seçimi bütün Türkiye’ye yeni bir imkan sunmuştur. Biz HDP olarak bu imkanı değerlendirebilecek bir projeksiyon sunuyoruz. İstanbul küçük bir Türkiye’dir. İstanbul’da çıkan bir sonuç Türkiye’nin genel ortalamasını vermektedir. Bu ortalamayı iktidar bloğunun doğru okuması gerekiyor.
“ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN POLİTİKALARI ARTIK İFLAS ETMİŞTİR”
- Başta Erdoğan ve Bahçeli’nin ısrarla sürdürmeye çalıştığı Cumhur İttifakı’nın tekçi politikaları, savaşa ve şiddete dayalı politikaları artık iflas etmiştir, buradan dönüş gerekmektedir. Bu noktada Sayın Öcalan’ın İmralı’dan kurduğu her cümleyi, söylediği her sözü yüzeysel değil, kısır parti polemiklerinin arasında faydacı tutumlarla değil tarihsel perspektifle ele almak ve fırsata dönüştürmek gerekmektedir.
- Kürt halkı bir kez daha, İstanbul seçimlerinde de, Kürt sorununda çözümün muhatabının Sayın Öcalan olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla Sayın Öcalan ile oturup konuşmak, tartışmak, optimum noktada çözüm yolu bulmak ve Türkiye halklarının eşit, özgürlükçü, demokratik bir anlayış içinde bir arada yaşayabileceği uzlaşma zeminini yaratmak gerekmektedir.”
“PARLAMENTO’YA BU KONUDA BÜYÜK GÖREVLER DÜŞMEKTEDİR”
- Parlamento’ya bu konuda büyük görevler düşmektedir. Parlamento hızla devreye girmelidir, yasama görevi ve halkın vekilliği görevini yerine getirmelidir. HDP, bu konuda üzerine düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırdır. Demokratik bir ortak paydada atılacak her adım için HDP gereken desteği verecektir.”
TARAFSIZ HABER AJANSI