• Gezi Parkı Davası: Kendini dövdürerek hükümet devirmeye çalışan tek örneğiz

    16 sanıklı ‘ eylemleri’ davasının ikinci duruşmasına  devam ediliyor. “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet talebiyle yargılanan sanıklar ifade veriyor. Tutuksuz sanıklardan avukat Can Atalay, iddianamenin yamalı bir bohçası olduğunu söylerken Tayfun Kahraman, “Sadece kendi kendini dövdürerek hükümet devirmeye çalışanların dünyadaki tek örneği sanırım biziz” dedi.

    Silivri Cezaevi Adliyesi’nde görülen ikinci duruşmada ifade veren tutuksuz sanık avukat Can Atalay, “Bu iddianame esas olarak Türkiye tarihinin, topraklarının en onurlu toplumsal olaylarından birini karalama çabasının en güncel örneği. Bu iddianame uzun yıllar boyunca siyasi ve toplumsal hayatı, ceza yargılamasını basit bir aracı haline getiren bir örnektir” dedi.

    İşte Can Atalay’ın ifadesinden bazı başlıklar;

    “FETULLAHÇI ÇETENİN İKİ SAVCISININ RAPORU İDDİANAMEYE KONDU”

    ” Gezi öyle bir şey ki aradan 6 geçmesine rağmen hiç karalanmamış bir umut. İnsanların barışma kararlılığının iradesi. Bu iradeyi karalamak için Fetullahçılarla birlikte hareket ediliyor. Fetullahçı çetenin iki savcısının hazırladığı raporu olduğu gibi iddianamenize koydunuz.”

    ” Gezi direnişinin benzerleri dünyada da yaşandı. Örneğin Londra’da 1 Mart 2003’te savaş karşıtı eylemler, ABD’de “Occupy” eylemlerinde insanların yeter artık demesi, Vietnam Savaşı’na karşı direniş… Kimsenin aklına o direnişlere katılanlara dava açmak gelmedi. Arap Baharı meselesi de var. AKP bu işlerin destekçisi değil miydi? Mısır’da ve Tunus’ta iktidara gelen siyasal islamcıları ayakta alkışlayan AKP değil miydi?”

    “HÜKÜMET İSTİFA SLOGANI VATANDAŞA ANASININ AK SÜTÜ KADAR HELALDİR”

    “Seçilmiş olmak hiçbir hükümete Anayasa’ya aykırı davranmayı hak görmez. Kent meselelerinde muhatap belediye başkanlarıyken, hükümet kendisini doğrudan muhatap haline getirdi. Hukuk, konserve açacağı değildir.”

    “‘Hükümet istifa’ demek suç değildir. Taksim Dayanışması’nın talepleri nettir. Bu talepler arasında hükümetin istifa etmesine dair bir talebi yoktur. Ama ‘hükümet istifa’ sloganı bir yurttaşa anasının ak sütü gibi helaldir. Anayasal düzeni tahrip eden bir suç değildir.”

    “Gezi direnişi, emperyalizmin parçası olamayacağı gibi, Fethullahçıların temsil ettiği karanlığın da tam karşısındadır.”

    “ İDDİANAMEDE SARISÜLÜK’TEN BAHSEDİLMİYOR, AYVALITAŞ VE CÖMERT UNUTTURULMAK İSTENİYOR”

    “İddianamede Berkin Elvan’ın cenazesinde bulunmamla ilgili bölümler var. Ama bir çocuğun öldürülmesinin sorumluları bu kadar ayan beyan ortadayken hâlâ kimsenin tek bir gün ceza almamış olmasından bahsedilmiyor. İddianamede 1 Haziran’la ilgili uzun anlatımlar var ancak Ethem Sarısülük’ten bahsedilmiyor. Bin dereden su getiriliyor ama 3 Haziran’da Türkiye’nin iki ucunda yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş ve Abdullah Cömert unutturulmak isteniyor. İddianame “şirk koşmak” diyor ancak çocuğunun acısıyla gözümüzün önünde günden güne ölen Fadime Ayvalıtaş’ı hiç görmüyor.”

    “İddianame 28 Haziran tarihli basın açıklamasından söz ediyor ancak yıllar sonra Fırat’ın öte yakasındaki bir acıyı yüz binlerce insanın sokakta sahiplenerek andığı Medeni Yıldırım’dan söz etmiyor. İddianame 10 Eylül diyor ancak Ahmet Atakan’ın katili ile ilgili henüz dava açılmadığından bahis yok. İddianame Eskişehir’de bir ara sokakta dövesiye öldürülen Ali İsmail’i düşlerimizden çıkarmaya çalışıyor ama Mevlüt Saldoğan isimli katili Gezi Davası’nın göreni, müştekisi olarak yutturmaya çabalıyor. İddianamede Kadıköy’de akla ziyan gaz kullanımı ile öldürülen Elif Çermikli ablamızdan söz edilmiyor.”

    Avukat Atalay’ın ardından yine tutuksuz yargılanan Tayfun Kahraman ifade verdi. İşte Kahraman’ın ifadesinden başlıklar;

    “İddianamede bana yöneltilen suçlamalardan biri olan “Kültür Varlıkları Kanunu’na muhalefet” suçunu en iyi bilenlerden biriyim, çünkü bir dönem Kültür Bakanlığı’nda uzman olarak görev yaptım. Ancak Gezi sürecinde Kültür Bakanlığı’yla aramıza kara kedi girdi, ayrıldım.”

    “HİÇBİR ÖRGÜT BÖYLE BİRBİRİNDEN FARKLI KİTLELERİ BİR ARAYA GETİREMEZ

    “Gezi’de aslında bizlerin de öngöremediği bir şey oldu. Gezi, toplumun vicdanı haline geldi. 27 Mayıs’tan 31 Mayıs’a kadar gördüğümüz şiddete karşı toplum vicdanı harekete geçti. Taksim’in siyasal simge olma özelliği ile polis şiddeti de birleşince Gezi ortaya çıktı. O güne kadar bastırılmış toplum vicdanını birden bire harekete geçirmek kolay değil. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir örgüt böylesine farklı toplulukları bir araya getirecek organizasyona sahip değil. 5 ya da 6 kişi ile gerçekleştirdiğimiz bir organizasyonla insanı nasıl sokağa çıkaracağız? Savcılığın bizi bu kadar mahir görmesi anlaşılır değil.”

    “Taksim Dayanışması, hukuksuz bir şekilde yapılmak istenen proje kapsamında ’nın işgaline karşı kamuoyunu bilinçlendirmek için açıklamalar yapmış, imza kampanyaları ve insan zincirleri gibi eylemler düzenlemiştir. Her dil, din, ırk ve ideolojiden insanın katıldığı bir eylem hakkında iddianamede, evrensel bir sembol olan sol yumruğun uluslararası bağlantıya işaret ettiğinin iddia edilmesi kabul edilemez. İddianamenin başarısız bir senaryodan farkı yoktur. Hiçbir kurum, para ya da örgüt böyle birbirinden farklı kitleleri bir araya getiremez.”

    “İddianamede öne sürüldüğü gibi FETÖ mensuplarının orantısız güç kullanarak olayları büyüttüğü söylüyor ancak emri ben verdim diyen siyasilerden bahsetmiyor. Sadece kendi kendini dövdürerek hükümet devirmeye çalışanların dünyadaki tek örneği sanırım biziz.”