KCK ana davasının sanıkları arasında yer alan Hatip Dicle, davanın Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından “kumpas” olarak nitelendirilmesini Tarafsız Haber Ajansı’na değerlendirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde hazırladığı “10 soruda 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü” başlıklı raporda KCK davasını Ergenekon ve Balyoz ile birlikte “kumpas” davaları arasında saydı.

KCK ana davasının sanıkları arasında yer alan Hatip Dicle rapordaki tespiti değerlendirirken, davanın Yargıtay aşamasında olduğunu hatırlattı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “yerel mahkeme tarafından verilen mahkumiyetlerin onanması” yönünde görüş bildirildiğini söyleyen Dicle, “Olası görmüyorum ama bir nebze adalet ve hukuk kalmışsa bu davanın düşmesi ve beraat kararı çıkması gerekir” dedi.
Hatip Dicle, KCK soruşturması kapsamında 24 Aralık 2009 tarihinde tutuklandı. Plastik kelepçeli fotoğrafı KCK davasının sembolü oldu. Hatip Dicle, Cumhurbaşkanlığı raporundaki “kumpas” tespitinin doğru olduğu görüşünde:
Çoğumuz belediye başkanı ve siyasetçiydik. Naylon kelepçelerle bütün belediye başkanlarının teşhir edilmesi bir anlamda o dönemde tartışılan ve çaba sarf edilen, çözüme yönelik çabalara bir darbeydi. Biz öyle değerlendiriyorduk. Savunmamızı da bu yönde yaptık zaten. Bu operasyonun amacının tamamen Kürt sorununun çözümünü engellemeye yönelik olduğunu mahkemede de söyledik. Bu yorumlar (Cumhurbaşkanlığı raporunu kastediyor) ne açıdan yapılmış bilemem ama bir gerçeği ifade ediyor.
Hatip Dicle KCK ana davası iddianamesini hazırlayan dönemin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı’nın FETÖ üyeliğinden hapis cezası aldığını hatırlattı. Davayı gören hakimlerin tümünün de meslekten ihraç edildiğini söyledi. Yargıtay’a yaptıkları başvuruda da “Bu insanlar terör örgütü mensupları olarak uzaklaştırıldı. Sizin bu davayı sonuçlandırmanız gerekir” dediklerini ifade etti.
Hatip Dicle’nin KCK davalarının Ergenekon ve Balyoz davalarıyla birlikte “kumpas” davaları arasında sayılmasına itirazı var:
Ergenekon ve Balyoz’u ayırmak lazım. Kürt halkı Ergenekon denen bu örgütlenmenin çok zulmüne uğradı. Bunlar cezalandırılmadı. O dönemde yapılan operasyonların bir haklılığı vardı. “Bunlar mağdur edildiler” denilerek geçiştirilemez. AK Parti ve Gülen cemaati birlikte bir koalisyon oluşturdular. Kendi ilişkileri 17-25 Aralık’ta bozulduktan sonra Erdoğan çark ederek Ergenekon ile işbirliğine girdi. Ergenekon denen derin devlet örgütlenmesine teslim oldu. Bugün de bu ittifak devam ediyor. Bundan dolayı Ergenekon davasında beraat çıktı. AK Parti ile Gülen cemaati Kürt sorununda aynı çizgiye gelmiş bulunuyor.