• Köşe yazarları ülke gündemi ve siyasiler hakkında neler yazdı?

    Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdı, gündemi nasıl gördü? İşte günün öne çıkan köşe yazıları…

    ABDURRAHMAN DİLİPAK: KİM, NEDEN, NEREDEN VE NE ZAMAN

    Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, ‘Kim, neden, nereden ve ne zaman’ başlığıyla yayımlanan yazısında bayram sonrası Türkiye’de iç ve dış siyasetin zor geçeceğini söyledi. Asıl hedefin Ak Parti olduğunu belirten Dilipak, ‘Ak Parti’ye kim, neden ve nereden saldıracak’ sorusunu sordu.

    “Bayram sonrası, önce yavaş yavaş, daha sonra topyekûn bir saldırıya hazırlanıyorlar! Eylül-ekim zor geçecek gibi gözüküyor. MHP ve İyi Parti’de önemli gelişmeler olabilir. Ardından CHP’ye de gelecek sıra. Babacan, Gül, Davudoğlu cephesinde neler yaşanacak göreceğiz. Ve tabii asıl hedef AK Parti. “AK Parti’ye kim, neden ve nereden saldıracak? Artık hedefte Ak Parti yok, doğrudan Erdoğan var”

    Dilipak, “Bu arada Suriye konusu da sıcak. Hele İsrail seçimleri de olsun, Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz konuları da ısınsın biraz. Rusya, Çin, İran, Suudi Arabistan, BAE’de de durum biraz daha netleşsin. Biliyorsunuz BAE de, Dubai durumdan rahatsız. cephesinde de işler karışık. İngiltere, Almanya, Fransa grubunda bir uzlaşı yok. ABD’nin Rusya ile yapılan Orta Menzilli Kuvvetler anlaşmasından çekilmesi, sadece Rusya’da değil, NATO, özellikle Almanya ve Balkanlar’da yeni bir krize sebeb olması sürpriz olmaz. Bu durum Türkiye’yi de etkileyecektir şüphesiz. Türkiye açısından her şey dönüp dolaşıp, AK Parti ve Erdoğan’ın geleceği ile ilişkilendiriliyor”

    YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

    ALİ BAYRAMOĞLU: ÇIKIŞI OLMAYAN LABİRENT

    Karar yazarı Ali Bayramoğlu, köşesinden “İstanbul seçimleri sonrası ‘Cumhurbaşkanı söylemini hafifletecek mi’ diye sorduklarını ancak, Erdoğan’ın yumuşama istikametinde hiçbir adım atmadığı gibi mevcut siyaset tarzında ısrar edecek hamleler yaptığına dikkat çekti.

    2Haziran İstanbul seçim sonuçları sonrası, Temmuz ayı başında, köşesinde bir değerlendirmede şu soruları sormuştuk” diyen Bayramoğlu,
    “AK Parti politikalarının oy kaybına yol açtığını düşünerek, beka söylemini hafifletecek mi? Muhalif bakışı dışlayıcı tutumu bir yana bırakacak mı? Baskıcı ve yönetici basın politikasından geri adım atacak mı? Yanıt olumsuzdu. Erdoğan’ın angajmanları, devlet içi ittifakları, ve kriz anlayışı, özellikle endişeleri üzerine kurulu iktidar algısı, geri dönüş kapılarını sıkı sıkıya kapıyor, hatta bildik Erdoğan pragmatizminin alanını iyice daraltıyordu.

    “Nitekim o gün bugün Erdoğan, yumuşama istikametinde hiç bir adım atmadığı gibi mevcut siyaset tarzında ısrar edeceğini gösteren hamleler yaptı. Başkanını görevden alması, ekonomi politikalarını Türkiye ile dünyası arasındaki savaş ve seferberlik mantığına dayandıran yaklaşımı yeni yollarla ima etmesi, “meşru toplum ile “terör örgütleri ve işbirlikçi” ayrıma dayalı söylemdeki fikri takip bu konuda açık örnekler”

    YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

    MEHMET Y. YILMAZ: KİRAZLI, “GAVUR TOPRAĞI” MI?

    T24 yazarı Mehmet Yılmaz, “Kirazlı, ‘gavur toprağı’ mı?” başlıklı yazısında Kaz Dağları’ndaki ağaç katliamına dikkat çekiyor. “Adı Kaz Dağları değil diye doğayı tahrip etmek mübah mı?” diye soran Yılmaz, “Tamam, kabul ediyorum Kaz Dağları değil, Kirazlı Balaban Tepesi; adı Kaz Dağları değil diye, doğayı üç kuruş için tahrip etmek mübah mı? Bir yandan bakanlar, diğer yandan besleme basın tutturmuşlar, her gün aynı nakaratı tekrarlıyorlar: “Altın madeninin olduğu yer Kaz Dağları değil Kirazlı Balaban Tepesi, Kaz Dağlarına 40 kilometre uzakta!”

    Bu elbette mümkün. Madenin tam olarak bulunduğu yerin adı belki de Kirazlı Balaban Tepesi’dir ve Kaz Dağları’na da 40 kilometre uzakta olabilir.
    İyi de ne değişir?
    Ağaçlar kesildi mi? Kesildi.

    O bölgedeki doğal hayat tamamen sona erdi mi? Evet, artık orada örtüsü sıfırlanmış bir yer var. Kuşlar, börtü, böcek, yabani hayvanlar artık yok.

    Siyanür havuzu orada mı kurulacak? Evet, maden oradan çıkacağına göre orada olacak. Yer altı sularının ve toprağın kirlenme riski var mı? Evet var. Bu riski minimuma indirmek için gerekli önlemlerin alındığına ilişkin bir somut bilgi de kimseyle paylaşılmış değil.

    190 bin ağaç kesilmedi, 13 bin ağaç kesildi. 13 bin ağaçlık bir orman önemsiz mi? Peki o zaman ne fark ediyor?

    Tamam, kabul ediyorum Kaz Dağları değil, Kirazlı Balaban Tepesi. Kaz Dağları’na da 40 kilometre uzakta.
    Peki orası Türkiye toprağı değil mi?
    Adı Kaz Dağları değil diye, doğayı üç kuruş için tahrip etmek mübah mı?

    YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ