• Köşe yazarları ülke gündemi ve siyasiler hakkında neler yazdı?

    Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdı, gündemi nasıl gördü? İşte günün öne çıkan köşe yazıları…

    FİKRET BİLA: TÜRKİYE-ABD UZLAŞMASI VE CHP’NİN GİRİŞİMİ

    T24 yazarı Fikret Bila, “Türkiye-ABD uzlaşması ve CHP’nin girişim” başlıklı yazısında Türkiye-ABD arasındaki güvenli bölge uzlaşması ile CHP’nin Suriye konferansı toplama girişimini kaleme aldı.

    ABD’nin Türkiye tarafından yapılacak olası bir askeri harekatı önlediğini anlatan Bila, “Türkiye ile ABD’nin uzlaşmaya vardığı güvenli bölge konusunda detaylar henüz belli olmadı. ABD, Türkiye’nin,Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) kontrolünde sınır boyunca devam eden 30-32 kilometre derinlikteki güvenli bölge önerisini kabul etmedi. Türkiye’nin PKK’yı hedefleyerek yapacağını ilân ettiği büyük askeri harekâtı önledi. Bunun yerine, derinliği 5-18 kilometre arasında değişen ve birkaç yerde icra edilecek güvenli cepler kurulması önerisini Ankara’ya kabul ettirdi” dedi.

    Güvenli bölgenin üç aşamada uygulanacağını ifade eden Bila, şöyle devam etti: “Askeri kaynaklardan kamuoyuna yansıyan bilgilere göre güvenli bölge üç aşamada uygulanacak. Birinci aşamada 5-6 kilometrelik cepler kurulacak. İkinci aşama 14 kilometreye varan keşif bölgeleri oluşturulacak, ikinci kuşakta ağır silah bulunmayacak ve üçüncü aşamada da 18 kilometreye varan yeni bir keşif halkası olacak. Bu model –bu bilgiler veya buna yakın bilgiler geçerliyse- Türkiye’nin önerdiği güvenli bölge modelinde uzak bir model”

    Köşesinde CHP’nin Suriye konferansı girişimine değinen Bila, “İktidar ulusal bir sorun olan Suriye konusunda başta CHP olmak üzere muhalefetin görüş, öneri ve desteğini almaya ihtiyaç duymadı. Oysa bu tür ulusal nitelikte sorunlarda, iktidar-muhalefet işbirliği, iç cepheyi güçlendirecek en iyi hareket tarzıdır. Buna karşın CHP’nin bir Suriye Konferansı toplama girişiminde bulunması çok önemlidir.”

    YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

    MEHMET KARA: SİYASET BAYRAM SONRASINA HAZIRLANIYOR

    Mehmet Kara, Yeni Asır’daki köşesinde siyasetin fırtına önce sessizlik yaşadığını söylüyor. Siyasetin bayram sonrasına hazırlandığını ifade eden Mehmet Kara:

    “31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin neticeleri siyasette taşları yerinden oynattı. Şu anda siyasette fırtına öncesi sessizlik var. Meclis tatil, ama özel bürolarda sonbahar da yaşanacak siyasetteki “fırtına”nın yönü ve hızı konusu konuşuluyor” Ankara’da değişik bürolarda hummalı çalışmalar yürütülüyor. Sonbaharda ve 2020 yılının ilkbaharında erken bir genel seçimden dahi bahsediliyor”

    Kara köşesinde kurulum aşamasındaki iki partinin meclis dengesini etkileyerek, bir erken seçime zorlayabileceğine dikkat çekiyor. Kara, şöyle devam ediyor:

    “Ak Parti içinden çıkacak iki partinin iktidarın Meclis’teki çoğunluğunu etkileyebilecek istifalarına sebep olmasının bir erken seçimi “zorunluluk” olarak ortaya çıkarabileceği konuşuluyor. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, bayramdan hemen sonra, yeni kurulacağı söylenen partilerin önde gelen isimlerinden olan Abdullah Gül’ün memleketi Kayseri ve Ahmet Davutoğlu’nun memleketi Konya’da “teşekkür mitingi” yapması da bayramdan sonra siyasette yaşanacak fırtınanın ve hararetin bir göstergesi”

    YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

    MEHMET ACET: ABD İLE GÜVENLİ BÖLGE ANLAŞMASI; AVANTAJLAR/RİSKLER

    Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, köşesinde ABD ile yapılan güvenlik anlaşmasının avantaj ve risklerine yer veriyor.

    Büyük çoğunluğu gizli tutulan mutabakatta yapılan açıklamaların satır aralarından tahmin yürütüldüğünü belirten Acet:

    “Güvenli Bölge’nin hangi bölgeleri kapsayacağı, uzunluğu, derinliği bilgi sahibi olanlar dışında kamuoyu ile paylaşılmadı. Mutabakata dair yapılan anlaşmanın içeriğinde Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşünü sağlamaya dönük bir niyet beyanı olduğunu da hesaba katarsak, Şanlıurfa’nın karşısına denk gelen Kuzey Suriye topraklarını önümüzdeki dönem için yakın takibe almak yararlı olacaktır”

    Türkiye’nin bu bölgeleri yakın takipte tutmasının tek gerekçesi oralardan kaçıp gelen insanları topraklarına geri döndürmekten ibaret olmadığını ifade eden Acet, şunları söyledi:

    YPG’nin Tel Abyad ve Rasuleyn’i işgali sonrası, ilan edilen sözde kantonlar arasındaki kopukluk ortadan kalkmış, Kobani ve Haseke sözde kantonları birleşmişti.

    Bu durum, PKK/YPG açısından o bölgedeki haritanın ‘homojenleşmesini’ sağlamış, Ankara’nın hayati tehdit olarak nitelendirdiği PKK kuşağı projesi, önemli bir mesafe katetmişti.

    Şimdi eğer buralar, Güvenli Bölge kapsamına alınır, tatmin edici bir derinlikten YPG çıkarılıp atılırsa, bu sözde kantonlar birbirlerine yeniden veda etmek durumunda kalacaklardır.

    YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ