Gazeteci yazar Fehmi Koru, Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi ile Ali Babacan’ın kuracağı yeni partiyi yazdı.
“Karşısına rakip iki yeni partinin çıkması partinin yönetim kademelerinde yer alanlarda rahatsızlığa sebep olmuş görünüyor” diyen Koru, “Vaktiyle AK Parti’den milletvekili seçilmiş olanlar ile AK Parti’ye destek verdiği bilinen işadamlarından oluşan 14 kişilik heyetin hazırlayıp ilgilisine sunduklarını öğrendiğimiz raporun varlığı ve aynı heyetten bazı isimlerin yeni parti kuracağı bilinen isimleri ziyaret edip “Yapmayın, etmeyin” tavsiyesinde bulunmaları da aynı rahatsızlıkla irtibatlı” ifadelerini kullandı.
Koru “Sunulan raporda yer alan ‘ıslahat’ maddelerini benimseyebilir AK Parti, kendisine çeki-düzen verebilir ve bu da telaşa kapılan yönetim kademelerini rahatlatabildiği gibi saflarından kaçtığı görüntüsü veren kitlelerin hareketlenmesini de durdurabilir. Ya da rapordaki tespitlerin yanlış olduğu inancıyla son yıllarda uygulanan politikalardan sapılmayacağını bir kez daha ilan edip bildiği yolda devam da edebilir AK Parti. Rakibi partilerin varlığına ve yakın çevresinden gelen eleştirilere aldırmadan…” önerisinde bulundu.
Gelecek Partisi’nin AK Parti’nin ilk zamanlarında olduğu gibi medyada yer almadığını belirten Koru, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bugün yeni kurulan ve kurulacak partilere yöneltilen türden eleştiriler, 2001’de ilk ortaya çıktığında AK Parti için de söz konusu edilmişti. O zaman da şimdiki gibi tek sesli bir medya düzeni vardı ve ona rağmen AK Parti kurulmasından kısa süre sonra tek başına iktidara gelebildi.
Medyada kendisine yer verilmeyen görüş ve düşünceler, böyle yapıldığı için yok olmuyor, tam tersine merak güdüsü insanları farklı kanallardan haber edinme yollarına itiyor.”
“İlk ortaya çıktığında sadece bir TV kanalı ve bir buçuk gazete desteğiyle iktidar olabildi AK Parti” diyen Koru, şu görüşleri de dile getirdi:
“Aynı AK Parti’nin şimdiki yönetimi, kendi geçmişini unutmuş, benzer bir medya ambargosuyla yeni partilerin önünün kesilebileceği hesabıyla hareket ediyor.
Ne bileyim, belki de onların hesabı doğrudur.
Gözlerden saklayamadıkları bu kadar telaş niye öyleyse?“
Yazının tamamını okumak için tıklayınız