• Akit yazarı Dilipak: Altın fiyatları artmaya devam ediyor, demek ki insanlar savaşın soğuk rüzgârını ensesinde hissediyor

    Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, altın fiyatlalarındaki artışa dikkati çekerek, “Demek ki, savaşın soğuk rüzgârını ensesinde hissediyor insanlar. Çünkü savaşta para lazım ama kağıt olanı değil.” ifadesini kullandı.

    Savaş tartışmalarının insanların psikolojisini alt üst ettiğini söyleyen Dilipak, “Yatırım yapmıyorlar, herkes her şeyi erteliyor. Korku onlarda büyüme heyecanı bırakmıyor, mevcudu muhafazaya çalışıyorlar. Böyle ortamlarda “ahiret korkusu” insanları dine yönlendirir, bir de piyasayı komplo ve kehanet kaplar.” dedi.

    Dilipak’ın yazısından bir bölüm şöyle:

    “Altın fiyatları artmaya devam ediyor. Demek ki, savaşın soğuk rüzgârını ensesinde hissediyor insanlar. Çünkü savaşta para lazım ama kağıt olanı değil. Mal-mülk de değil, kolay taşınanı, heryerde geçeni. “Yaşamak için para lazım olabilir” diye düşünüyor insanlar. Belirsizlik, ne olacağını bilememek insanı korkutur. Ne BM, ne IMF, ne FED ne de ’un, Borsa’nın, bankaların, kredi kartlarının çözüm olmayacağı bir gelecek için insanlar bir alternatif üretmek zorunda. Bunu bilen açıkgöz tüccarlar bu alana yatırım yapacaklardır. Altın satışlarındaki yükseliş savaş tehdidine dayalı korkunun yükselişini gösteren bir gösterge gibidir aslında.

    Bu savaş tartışmaları insanların psikolojilerini altüst etti. Yatırım yapmıyorlar, herkes her şeyi erteliyor. Korku onlarda büyüme heyecanı bırakmıyor, mevcudu muhafazaya çalışıyorlar. Böyle ortamlarda “ahiret korkusu” insanları dine yönlendirir, bir de piyasayı komplo ve kehanet kaplar.

    Dine yöneliş, gerçek bir din algısından çok seremoni, ritüel gibi şeyler. Hurafe daha yaygın bir hal alır. İdeolojiler, siyaset bu korku ve öfkeyi hamasetle süsleyip, kendi planlarına uygun bir yöne kanalize etmeye çalışır. Çok sesli, çok kültürlü bir toplum yerini tek sesli, piramidal, katı hiyerarşi ve otoriteye dayalı bir düzene bırakır. Ortalık hainlerden ve kahramanlardan geçilmez olur.

    Aslında insan korku ile umud arasında bir yerde durmalı. “Korku’nun ecel’e faydasının olmadığı”nı bilmeli. Müslüman biri bilir ki, rızgımızdan az ya da çok yemeyeceğiz, ecelimizden önce ya da sonra ölmeyeceğiz. Kaderimizden başka bir kader de yok. Bizi gören, duyan, bilen, kadere, rızga ve ecele hükmeden bir Allah var. Bizi cezalandıracak olan da, koruyacak olan da O’dur.

    Kimse kaderinden kaçamaz. Ve herkes için yaptıklarının karşılığı vardır. Onun dışında Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bazan zulme ve haksızlığa da uğrayacağız. Yoksa birileri nasıl cennete ya da cehenneme gidecek. 

    Bize düşen, sabretmek, şükretmek, haksızlıklara, zulme ve sömürüye karşı direnmektir.

    Unutmayalım, her şey geçicidir. Kaybetme diye bir şey olmasa daha da azgınlaşırdı insanlar. Şükrü unuturdu ve dünya malına tamah ederdi. Her şey zıddı ile kaimdir.

    İnsanlar kaybedince Allah’a sığınıyor. Tehdit kendinden uzaklaşınca verdiği sözü unutuveriyor.

    Tehditle aynı zamanda insanları birbirine yaklaştırır. Savaş yılları bu duyguların zirve yaptığı dönemlerdir. Şu hale bakın. Ben doğduğumda 2. Dünya savaşı yeni bitmişti. Almanya’yı düşünün, taş üstünde taş kalmamış. Ve bir insan ömrü kadar bir zaman sonra gelinen yere bakın. Her şey unutuluverdi. Ve bir insan ömrü sonrasında yine savaş çanları çalıyor.

    Benim dedem 1. Dünya savaşı yıllarında askerdi. Babam 2. Dünya savaşı yıllarında askerdi. Ben soğuk savaş yıllarında, düşmanların işbirlikçisi darbecilerin gölgesinde, aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdıran, onların kanları ve üzerinden kendilerine iktidar ve servet damıtmaya çalışan darbecilerin yönetici makamlarını işgal ettiği yıllarda yaptım askerliğimi.

    Kan ve gözyaşı ne zaman bitti ki. Kızılderililerin katletilmesi, kara derililerin köleleştirilmesi, sarı ırkın sömürülmesi, sömürgecilerin kendi aralarında 1 asrı aşkın süren yüzyıl savaşları. Ve bugün!

    Kim bilir, 3. Dünya savaşı başladı. Belki de başlamak üzere. Bu savaş belki de “Kıyamet savaşı” diyebilenlerin dudaklarını uçuklatan bir savaş.”

    Tamamını okumak için tıklayın.