Karar yazarı Elif Çakır, bekçilere polis yetkisi veren düzenleme için “Erdoğan’ın 216;Gece yatarken bekçi düdüğü duymak’ isteği aklıma bütün bunları getirince, bunun nostaljik bir istek olduğunu düşünmüştüm” diye yazdı.
Çakır bugünkü köşe yazısında bekçilere üst arama, silah ve zor kullanma yetkisi veren yasa teklifinin Meclis komisyonunda kabul edilmesine değindi.
Çakır bekçilere verilen yetkileri ürkütücü bulduğunu vurgularken “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gece yatarken bekçi düdüğü duymak” isteği aklıma bütün bunları getirince, bunun nostaljik bir istek olduğunu düşünmüştüm… ” dedi.
Çakır217;ın yazının ilgili bölümü şöyle:
Bekçi düdüğü duyulmak istenen, arzulanan, özlenen bir ses midir? Değildir bence; sonuçta duyulmak istenen, bozacının değil, bekçi düdüğünün sesi…
Ancak ben yine de kimin hangi sesi duymak istediği meselesini “zevkler ve renkler” kategorisine dahildir, kişiye göre değişebilir dedim. Mahalle bekçilerinin ağızlarında düdükleriyle dönmelerini de atla deve olarak görmedim.
Hatta sayın Erdoğan’ın duymak istediği bekçi düdüğü sesi, aklıma Aziz Nesin’in bekçilerin ağzından kaleme aldığı mahalle bekçilerinin komik ve bir o kadar da hüzünlü hikayesini getirdi. Nesin “Altı Bekçi Atlıkarıncada” adlı hikayesinde gece bekçisi Arif’in diğer bekçi arkadaşlarıyla birlikte ortam asayiş berkemal olunca mahallenin lunaparkındaki atlı karıncalara, dönme dolaplara binmelerini ve gece bekçilerini teftişe çıkan emniyet müdürünün bekçileri görev yerinde göremeyince küplere binme halini anlatır.
…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gece yatarken bekçi düdüğü duymak” isteği aklıma bütün bunları getirince, bunun nostaljik bir istek olduğunu düşünmüştüm…
Ancak bugün bekçiler meselesinde gelinen noktayı oldukça ürkütücü bulduğumu söylemeliyim.
En nihayetinde bekçiler çaldıkları düdüklerle nostaljik bir duygu olmanın boyutunu aşmış durumda; çünkü polis yetkileriyle donanmış olarak geri gelecekler.