Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, AK Parti’li bir yöneticinin kendisine “Sıkıntı büyük. Allah’tan Cumhurbaşkanımız sağlam duruyor. Rusya ile o kadar işbirliği yaptığımız alanlar var. Onu da koparmak istemiyor. Sıkıntı hiç bu kadar büyük olmamıştı. Ama kararlıyız, sonu ferah olacak” dediğini aktardı.
Suriye ordusunun İdlib kentinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik saldırısında beşi asker üçü sivil olmak üzere sekiz kişi hayatını kaybetmişti. Rusya, Türkiye’nin İdlib’e takviye amaçlı gönderdiği birlikler konusunda Moskova’ya bilgi verilmediğini açıklamıştı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise Rusya’yı yalanlayarak “Hem yer hem zaman bakımından gerekli bilgiler verildi” demişti. Son olarak dün AK Parti’nin grup konuşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ordusunun eski sınırlarına dönmemesi halinde olası bir operasyonun sinyalini vermişti.
Selvi bugünkü yazısında gerilen Ankara-Moskova ilişkilerine değinerek şunları kaleme aldı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzı adeta barut kokuyordu. İdlib’de varılan mutabakata ve yapılan bilgilendirmeye rağmen askerlerimizin şehit edilmesi belli ki Erdoğan’ı yeni kararlar almaya itmiş. Nasıl ki DEAŞ’ın Gaziantep’te bir kına gecesine canlı bombalı saldırısı üzerine ‘soft power’ bitmiş, ‘hard power’ süreci başlamıştı… Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtını başlatıp Cerablus ve El Bab’da DEAŞ’a ağır bir darbe vurmuştu.
Erdoğan, savaş ilan etmeden bir önceki aşama olanı yaptı; Suriye’ye sert bir ültimatom verdi. Putin’e “Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarımızın gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz. Rejim bu sırada geri çekilmezse, Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacak” dediğini açıkladı. İlk kez tarih verdi. Sınırımızda PKK koridoru oluşturulurken de Erdoğan uyarıyor ve “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyordu. Bunu anlamadılar, hatta bir blöf olduğunu düşündüler. Ta ki Barış Pınarı harekâtı başlayıncaya kadar… O zaman önce ABD, sonra Rusya, bizimle anlaşma yapmak zorunda kaldı.
Erdoğan’ın açıklamaları ışığında Suriye’de kontrol noktaları aşamasından “alan hâkimiyeti” noktasına geçildiğini söyleyebiliriz. Erdoğan, Barış Pınarı bölgesinin sağa, sola ve derinliğine genişleyeceğini söyleyerek bunun işaretini verdi.
Erdoğan’ın “Önceki gün askerlerimize yapılan saldırı, Türkiye açısından Suriye’de yeni bir dönemin miladıdır” sözleri Suriye politikamızda köklü bir değişikliği gösteriyor. Konuyla ilgili bir bakana yeni politikanın parametrelerini sordum. İki kelime ile özetledi. “Kararlılık ve alan açma” dedi.
Erdoğan bu süreci Putin’le ipleri koparmadan yürütmek istiyor. “Putin’le verimli ve kapsamlı bir görüşme yaptıklarını” üstüne basa basa vurguladı. Ama Putin Türkiye’nin kararlığını dikkate almazsa Erdoğan’ın kararlı olduğu anlaşılıyor.
Zaten Putin’le görüşmeden önce AK Parti MYK toplantısında “Amerika’ya karşı ne kadar kararlıysak, Rusya’ya da o kadar kararlıyız. Rusya bize yamuk yaptı” demiş.
Suriye’deki krizi takip eden AK Parti yöneticilerinden biriyle konuştum. “Sıkıntı büyük. Allah’tan Cumhurbaşkanımız sağlam duruyor. Rusya ile o kadar işbirliği yaptığımız alanlar var. Onu da koparmak istemiyor. Sıkıntı hiç bu kadar büyük olmamıştı. Ama kararlıyız, sonu ferah olacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısından çıkarken ayaküstü selamlaştık. Putin’le görüşmesinin önemli, Suriye konusundaki mesajlarının da kararlı olduğunu söyledim. Onayladı. “Hayrolsun inşallah” dedi.
Erdoğan şubat sonunu işaret ederek ilk kez tarih verdi. Dün itibarıyla geri sayım başladı. Sadece yeni bir süreç değil, yeni Suriye politikasının temelleri atılıyor. Erdoğan’ın verdiği parametrelere göre Türkiye, gözlem noktalarından alan hâkimiyeti konseptine geçiyor.
Selvi’nin yazısının tamamı için tıklayın.