• CHP’den “ekonomik kriz” uyarısı

    MEHTAP GÖKDEMİR/TARAFSIZ HABER AJANSI/ANKARA

    CHP’nin Bankacılık Kanununda değişiklik öngören kanun teklifine yazdığı muhalefet şerhine “ekonomik kriz” uyarısı damgasını vurdu. CHP, “Türkiye’de ağır bir ekonomik kriz ve sosyal toplumsal bunalım ortamı bulunmaktadır” uyarısını yaptı.

    CHP, Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine muhalefet şerhi yazdı.

    CHP’nin muhalefet şerhinde şu değerlendirmeler yer aldı:

    “Türkiye’de adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan ve yaklaşık yirmi aydır uygulamada olan rejimin bileşenleri, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkması için gerekli olan ortak aklın harekete geçmesini sağlayacak düzenlemeler yerine günü birlik, uzun vadeli perspektifi olmayan çözümler peşinde koşmaktadırlar.

    “PARTİ VE TEK ADAM İKTİDARINI KUTSALLAŞTIRMAYA ÇALIŞAN BİR YAKLAŞIM SERGİLENMEKTEDİR”

    Devletin şahsiyetinde parti ve tek adam iktidarını kutsallaştırmaya çalışan bir yaklaşım sergilenmektedir.

    “TÜRKİYE’DE AĞIR BİR EKONOMİK KRİZ VE SOSYAL TOPLUMSAL BUNALIM ORTAMI BULUNMAKTADIR”

    Ekonominin gerçekleri ve ihtiyaçlarından kopuk bir yönetimle karşı karşıyayız. Türkiye’de ağır bir ekonomik kriz ve sosyal toplumsal bunalım ortamı bulunmaktadır. Mevcut toplumsal bunalım, krizin artık ekonomik finansal boyutunun ötesinde bir sosyal boyuta eriştiğini göstermektedir.

    “KRİZİ ÇÖZMEYECEKTİR, KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞTİRECEKTİR”

    Mevcut ekonomik krizin nedeni  iktidarın uyguladığı vahşi neoliberal rant ekonomisi düzenidir. yaratacak üretken alanlar yerine rantı önceleyen ve bunu yaparken de gelir yaratamadığı için, çok borçlanan, aşırı finansallaşan bir düzen kurulmuştur. Şimdi bu kanun teklifindeki bazı düzenlemelerle mevcut iktidar kendi çıkardığı krizi çözmek için daha da çok finansallaşan daha da çok kredi peşinde koşan bir çare arayışı içerisine girilmiştir. Bu durum mevcut düzenin devamını sağlayacaktır, krizi çözmeyecektir, krizi daha da derinleştirecektir.

    “EKONOMİK BUNALIMIN DAHA DA DERİNLEŞMESİNE AYNI ZAMANDA GÜVEN EROZYONUNA DA NEDEN OLMAKTADIR”

    2020 yılının ilk ayları olmasına rağmen hükümet Merkez Bankasının kaynaklarına başvurarak, Merkez Bankasının birikmiş karların dağıtımının öne alınması, kar payının avans olarak dağıtımı ve değerleme hesaplarının kullanımı yöntemlerini kullanarak merkezi yönetimim bütçesinin finansmanını dengelemeye çalışmaktadır. Mevcut iktidar algı yönetimi de uygulamak suretiyle kamu bankaları aracılığıyla aynı anda hem düşük faiz hem de düşük kur baskılamasıyla ekonomik sorunların çözümünü ertelemekte, ekonomik bunalımın daha da derinleşmesine aynı zamanda güven erozyonuna da neden olmaktadır.

    “FİNANS PİYASALARININ GÜNLÜK İŞLEYİŞİNE CİDDİ ŞEKİLDE MÜDAHALE EDİLMEKTEDİR”

    Bugün finans piyasalarının günlük işleyişine ciddi şekilde müdahale edilmektedir. Ekonomiye ve Merkez Bankası gibi ekonominin önemli kurumlarına iktidar tarafından yapılan rasyonellikten uzak müdahalelerin döviz piyasalarında ve diğer finansal göstergelerde daha da kötüleşmeye yol açacağı açıktır. Kanun teklifi metnindeki bazı düzenlemeler bağımsız idari otoriteler üzerinden iktidarın finans piyasaları üzerindeki baskı ve müdahale eğiliminin artarak devam edeceğini göstermektedir.

    “EMİR VE KOMUTA İLE İŞLEYEN BİR PİYASA EKONOMİSİ”

    Finans piyasaları için güçlü düzenleyici ve denetleyici çerçevenin var olması şarttır. Ancak bağımsız kurulların iktidar tarafından sürekli baskılanmaya başlanması finans piyasalarında sistemik riski önlemeye değil, sistemik riskin daha da fazla tetiklenmesine neden olacaktır. Emir ve komuta ile işleyen bir piyasa ekonomisi Türkiye’nin mevcut durumunu yansıtmaktadır.

    “KAMU MALİYESİNDE ŞEFFAFLIĞI DA ORTADAN KALDIRMAKTADIR”

    Kanun teklifindeki birkaç düzenlemenin Basel Kriterlerine uyum amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu düzenlemelerin yanı söz konusu düzenlemeler arasına Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonlar ve şirketler açısından borçlanma limitlerinin kaldırılmasına yönelik hükümlerin yerleştirilmesini ülke ekonomisinin içerisinde bulunduğu mevcut durum ve mali disiplin sağlanması açısından oldukça yanlış ve sakıncalı bir adım olarak görmekteyiz. Kurulduğu günden beri ‘paralel hazine’ mantığıyla işletilen Türkiye Varlık Fonu’na yasal borçlanma limitlerine tabi olmadan kaynak sağlama adı altında borçlanma olanağı getirilmesi yanlıştır, bu durum aynı zamanda kamu maliyesinde şeffaflığı da ortadan kaldırmaktadır.

    Kanun teklifindeki bazı düzenlemeler ekonomideki uygulamaları eleştiren, bazı uygulamalara itiraz eden herkesi manipülatif ve spekülatif hareketle suçlayabilecek, düşünce özgürlüğünü kısıtlayabileyecek niteliktedir.

    “BİLİM DIŞI PROJELERE VATANDAŞI VE BASKI ALTINDA TUTULAN FİNANS KURULUŞLARINI ZORLA ORTAK ETMENİN YOLLARI YASALLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR”

    Bu kanun teklifinin, teknik düzenlemeler kılıfı adı altında iktidarın düşürülemeyen işsizlik, yoksulluk yüzünden yaşanan intiharlar, bir türlü belini doğrultamayan ülke ekonomisi, kamu bankalarının yandaş şirketleri kurtarma operasyonları ve Varlık Fonu’nun gizlenen işlemleri gibi devasa sorunlar hakkında gerçeklerin söylenmesinin önüne geçilmesi amacıyla hazırlandığı anlaşılmaktadır. Kanun teklifindeki bazı düzenlemelerle ekonomi alanında farklı sesleri bastırmak ve zarar etmesi neredeyse kesin olan akıl ve bilim dışı projelere vatandaşı ve baskı altında tutulan finans kuruluşlarını zorla ortak etmenin yolları yasallaştırılmaya çalışılmaktadır.
    Türkiye’de finansal piyasaların etkin işlememesinin ve kaynakların verimli kullanılmıyor olmamasının sebebi finansal araç eksikliği değildir. Bunun nedeni kuralsızlık, kurumsuzluk ve keyfilik düzenidir, aynı zamanda güvensizlik ve güvencesizlik ortamıdır.

    MALİ DİSİPLİN UYARISI

    Bu yasa teklifi mali disiplini yok ettiği için güveni yok eden, aynı zamanda kamu maliyesinde şeffaflığı ortadan kaldıran bir yasa teklifidir.

    “EKONOMİK KRİZİ ÇÖZEMEYECEK, KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞTİRECEK”

    Özet olarak; bu yasa teklifi, içeriğindeki bazı düzenlemeler nedeniyle ekonomik krizi çözemeyecek, krizi daha da derinleştirecek bir niteliğe haiz bulunmaktadır.”