Sabah yazarı Hilal Kaplan dün tüm sanıkların beraat ettiği Gezi davası kararını eleştirerek “Şimdi çıksam ve bir işyerinin camını indirsem, hakkımda anında dava açtırılır ve somut bir ceza alırım dedi.
Gezi Parkı eylemleri ile ilgili 24 Haziran 2019217;da görülmeye başlayan 16 kişinin yargılandığı davada Osman Kavala217;nın da aralarında bulunduğu dokuz sanık dün beraat eti.
“Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yargılanan, tek tutuklu sanık Osman Kavala da 840 günlük tutukluluğunun ardından beraat etti ancak kararın hemen ardından 15 temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında gözaltına alındı.
Hilal Kaplan217;dan Gezi davası için verilen beraat kararlarına itiraz geldi. Kaplan “Şimdi çıksam ve bir işyerinin camını indirsem, hakkımda anında dava açtırılır ve somut bir ceza alırım. Ancak ülkeyi en az iki hafta felç eden, yan etkileriyle birlikte milyarlarca liralık zarara uğratan bir hadisenin adalet ekseninde bir karşılığı yok mudur?” dedi.
Kaplan217;ın yazısı şöyle:
Dün açıklanan Gezi davası kararlarını duyunca bu rakamları paylaşmak istedim. Beraat ettirilen isimler üzerinde durmaktan öte benim ilgimi çeken başka bir soru var.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre 58 kamu binasının, 68 MOBESE kamerasının ve 337 işyerinin tahrip edildiği, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı ve 45 ambulansın kullanılamaz hale getirildiği, toplam somut zararının 140 milyon lira olduğu söylenen bir kalkışma hareketinde hiçbir suçlu bulamayan yargı sistemi neden vardır?
Şimdi çıksam ve bir işyerinin camını indirsem, hakkımda anında dava açtırılır ve somut bir ceza alırım. Ancak ülkeyi en az iki hafta felç eden, yan etkileriyle birlikte milyarlarca liralık zarara uğratan bir hadisenin adalet ekseninde bir karşılığı yok mudur?
Türk mahkemelerinin buna verecek bir cevabı var mı? Yoksa onun için de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir karar almasını mı bekleyecekler?